news

18 Kasım 2007 Pazar

İşyeri bilgisayarını kişisel işinde kullanan tazminatsız işten atılır by Sukur Kizilot

BİLGİSAYAR olayı, günlük yaşantımızın adeta bir parçası oldu... Tıpkı cep telefonu gibi.

Çok kişi birbirine "Bilgisayar ve cep telefonu yokken, ne yapılıyordu?" diye soruyor.

Yazı konumuz olan işyerlerindeki bilgisayara gelince... Bazen iş için bazen de kişisel amaçlı kullanılıyor.

Özellikle şirketlerdeki bilgisayarın, kişisel işlerde kullanılması, ciddi sorunlar yaratabiliyor hatta o işçinin, tazminat ödenmeksizin işten çıkarılmasına bile neden olabiliyor.

HAKLI NEDEN

Yaşanmış ve yargı kararı ile kesinleşmiş, somut bir olay var.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinde; iş sözleşmesinin, işveren tarafından işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan, geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği belirtiliyor. Bu sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde, fesih için geçerli bir neden olabiliyor.

Yargıtay’a intikal eden somut uyuşmazlıkta;

"İşçinin şirket bilgisayarını, mesai saatleri içinde, kişisel mailinde kullandığı, bir haberi, işyerinde çalışan bir çok arkadaşının mailine gönderdiği anlaşılmaktadır. İşçinin bu davranışı, şirketin iç işleyişi ile ilgili düzenlenmiş kurala aykırı olduğu gibi, işçinin; mesai saatleri içinde, kişisel ihtiyaçlarında, işyeri bilgisayarını kullanarak, iş görme yükümlülüğünü yeterince yerine getirmediği, bu davranışının da işyerinde olumsuzluklara neden olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, iş sözleşmesinin feshi olayının geçerli nedene dayandığına..." oybirliğiyle karar verilmiş (Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin, 5.2.2007 Tarih ve E.2006/30107, K.2007/2011 sayılı kararı).

OLAY CİDDİ

Görüldüğü gibi, mesai saatleri içinde, şirket bilgisayarının kişisel amaçla kullanılıp, işle ilgilenilmemesi, işveren açısından, işçiyi işten çıkarmak için "geçerli bir sebep" olarak kabul edilebiliyor.

Bilgisayarın, günlük yaşantımızın bir parçası olduğu şu dönemde, Yargıtay’ın yukarıda özetine yer verilen kararı, çalışanlar açısından son derece önemli.

Özellikle şirketlerde çalışanların, bilgisayar kullanırken dikkatli olmalarında yarar var.

25 yıllık sigortaya 50 Yeni Kuruş ödeme

MUSTAFA Buğday, 82 yaşında ve maddi durumu iyi olmayan, Adanalı bir vatandaş.

1971 yılından itibaren, 25 yıl süreli Serbest Meslek Hayat Sigortasına "kár paylı hayat sigortası" yaptırıyor ve her ay düzenli olarak 100 lira ödüyor (O tarihte 100 liraya, bir Cumhuriyet altını alınabiliyor).

1996 yılında, prim süreci bitiyor ve kendisine yapılacak ödemeleri bekliyor. Yazışmalar, sorular, yanıtlar vs. derken, 10 yıl sonra ödeme ile ilgili yazı geliyor.

Gelen yazıda, 25 yıl süre ile her ay ödediği 100 YTL’nin karşılığı olarak "ülke ekonomisindeki hızlı değişiklikler, yüksek enflasyon, paramızın inanılmaz boyutlarda değer kaybetmesi nedeniyle" kár payı ilavesi ile 0,50 YTL yani 50 Yeni Kuruş ödeneceği belirtiliyor.

İnanılması zor bu olayın tüm belgeleri elimizde.

Ne diyelim, kár payı dahil 25 yıl prim ödemeye 50 Yeni Kuruş!..

Peki... Ya kár payı olmasaydı, ne kadar ödenecekti?

Kadın ve erkek

Bazı kadınlar her zaman kandırılabilir. Bütün kadınlar bazen kandırılabilir ama aynı kadınlar aynı erkek tarafından aynı şekilde kandırılamazlar.

Helen Rowland

Erkekler kuş gibidir; çok sıkarsanız boğulur, serbest bırakırsanız uçar.

Sydney Rome

Erkeği ele almak kolay, elden çıkarmamak hünerdir.

Pytagore

Eczacı ve delikanlı

PARİS’te bir eczaneye giren delikanlı, eczacı bayanı görünce geri dönmeye davrandıysa da genç bayanın; "Ne istediniz?" sorusu üzerine durmak zorunda kaldı.

Delikanlı, bayana "Eczacı beyle görüşecektim" der. Bayan ise "Eczanenin sahibi benim. İki de bayan ortağım var. Ne istediğinizi bize söyleyebilirsiniz" deyince delikanlı kızarıp bozararak; "Son günlerde bana bir şeyler oldu. Kadınlar beni çok tahrik ediyor. Üç beş kadın bile yetmiyor. Bunun için bana acaba ne verebilirsiniz?" deyince eczacı bayan; "Bir dakika, içerdeki arkadaşlarımla konuşayım" der ve içeri odaya girer. Arkadaşlarından fikir alıp geri dönünce delikanlıya derdi konusunda çareyi söyler;

"Size ayda sekiz bin Euro verebiliriz. Bizim evde kalırsınız, yiyip içmek de bizden..."

(Teşekkürler Engin EREM)

Kaynana, gelin, görümce

Kaynana çaydanlık gibidir, fokur fokur kaynar.

Gelin demlik gibidir, sinsi sinsi demlenir.

Oğlan bardak gibidir, bir gelin doldurur, bir de kaynana...

Görümce çay kaşığı gibidir, arada bir gelir ortalığı karıştırır.

Çocuk şeker gibidir, ortalığı tatlandırır.

Kayınpeder de çay tabağı gibidir, okkalıca oturur...

(Teşekkürler Av. Zafer KÖKEN)

Acemi şoför

TEMEL ehliyet sınavında kan ter içinde araba sürüyormuş. Hocasına dönüp; "Hocam bu yayalara çok gıcık oluyorum. Ne zaman araba sürmeye başlasam önümden bir oraya, bir buraya koşuşturup dururlar" demiş.

Kurs öğretmeni:

"Sakin ol Temel, sen önce şu kaldırımdan aşağı in, onlar o zaman koşuşturmazlar."

(Teşekkürler İsmail EDEL)

Bir zamanların bakanları

İKİNCİ Dünya Savaşı yıllarında Gazi Lisesi’ni bitiren 2 genç, okulu bitirir bitirmez yurtdışında okumak için gençlerden birinin babası olan, Milli Eğitim Bakanı’na gitmişler.

Bakan, çocukları dinlemiş ve oğlunu dışarı çıkartıp, arkadaşına şunu demiş: "Ben Milli Eğitim Bakanı’yım, eğer oğlumu yollarsam bu yakışık almaz, ama seni yollayacağım."

Bu çocuk savaş yıllarında Alman elçisinin uçağıyla Almanya’ya okumaya uçarken, bakanın oğlu olan arkadaşı da onu uğurlamaya gelmiş ve bütün lise hayatı boyunca yurt dışında okumak hayaliyle biriktirdiği harçlığını da çıkarıp vermiş arkadaşına: "Buna benim artık ihtiyacım olmayacak, sen kullan" diye...

Uçağa binen yolcunun adı; Gazi Yaşargil. (Prof.Dr. Beyin Cerrahı)

Bakanın oğlu ise; Can YÜCEL

Tecrübe, herkesin hatalarına verdiği addır.

Oscar Wilde

13 Kasım 2007 Salı

Dikkat! Düzeltmeler yaklaşıyor

ABD’de işler iyice karıştı, gelen haberler yatırımcıları tedirgin ediyor. Sadece finans kurumları değil, reel sektör şirketleri de zarar açıklıyor. Gözler piyasalarını kurtarıcısı FED’e çevrildi. Kısa vadede yeni bir faiz indirimi gündeme gelebilir. Ancak bu pansuman tedbirler, taşların yerine oturması için yeterli olmuyor. Piyasalar için riskler artıyor.

Geçtiğimiz haftanın finansal piyasalardaki belki de en önemli olayı; ABD’deki General Motors’un beklenenden çok daha fazla ’zarar’ açıklamasıydı. Finansal kurumlardan birbiri ardına zarar açıklanmasını adeta ’kanıksamış’ olan piyasalarda, reel sektörden böylesi zarar gelmesi kafaları karıştırdı. Buna bir de ABD’de devlet destekli mortgage şirketlerinde kamu otoritesinin inceleme başlatması eklenince, hafta ortasından itibaren moraller bozulmaya başladı. Yakında yeniden FED’in faiz indirimi konuşulmaya başlanırsa şaşmamak gerek. Hatta bunu “olağanüstü” toplantıyla bile yapacağı konuşuluyor olabilir. Zira bir sonraki toplantıya neredeyse bir ay zaman var!.. Piyasaların bu kadar dayanması hayli zor görünüyor. FED, nasılsa bundan önce iki defa piyasaları “kurtardı”, bir kez daha kurtarsa ne olur ki?

İndirim işe yaramıyor

FED’in faiz indirimleri hisse senedi piyasalarında kısa vadeli iyimser rüzgârlar estirse de aslında temel olarak pek bir işe yaramıyor. Hele ki hem finansal sektörden, hem de reel sektörden zarar haberleri ya da tahminlerin altında kârlar gelirken...

Kolay spekülasyon

Faiz indirimleri borsaları toparlamaya yetmese de, hisse senedi piyasalarından umudunu kesen hedge fonların emtia piyasalarında daha kolay pozisyon almalarına, bu piyasalarda daha kolay spekülasyon yapmalarına ’yardımcı’ oluyor.Hatırlanacak olursa petrolün varilinin 70’lerden 98 dolarlara; altının ons’unun da 650’den 845 dolarlara çıktığı hareketin başlangıcı; FED’in bankalara sağladığı fonlamanın faizini yüzde 6.25’ten 5.75’e düşürdüğü, 17 Ağustos günüdür.

Petrol ve altın yükselmez

Faiz indirimleriyle başlayan son harekette; petrol, altın, gümüş başta olmak üzere bir çok emtia fiyatı ya tarihi rekorlar kırdı ya da zirve tazeledi. Petrol 100 dolarlık “hedefine” çok yaklaştı. ABD ham petrolünün bir kontratı 98.63 dolar ile “hedef zirvenin” sadece 1.37 dolar altında kaldı. Yakında bir şekilde 100 dolar fiyat ekranlarda “yakılacak” görünüyor. Buralara kadar gelinmişken, insanların aklına bu fiyatı “nakşedebilmek” adına da bu hareketler yapılacak. Önümüzdeki dönemde düşüşler olsa da; yeniden 100 dolara gelinmesi, burası daha önceden görüldüğünden çok da fazla yadırgamayacak. Ha keza altındaki 845-860 bölgesi için de bu sav geçerli.ABD ekonomisinin zafiyet geçirmesi; bir-iki yıllık bir düzeltme dönemine girilme ihtimalinin artması, emtia spekülasyonlarında daha yukarıların görülmesini de zorlaştırıyor. Hatta altın 845 dolar, petrol 98.63 dolar ile zirveler görülmüş bile olabilir. Değilse bile yukarı potansiyel son derece azalmış, düzeltme/düşüş ihtimali artmış görünüyor.

Euronun hedefi 1.50

FED faizleri indirince, faizi düşen dolardan daha yüksek faizli paralara hızlı bir kaçış yaşandı. Bundan da en fazla euro etkilendi ve 1.4752 ile bir rekor da burada yaşandı. Euro/dolar paritesinde 1.50 yeni “hedef seviyesi”. Bu seviyenin görülmesiyle yukarıda sözünü ettiğim düzeltmelerin yıl sonundan önce başlama ihtimalini de yükselecek.

Çin’den gelecek ‘revalüe’ haberi ABD’yi rahatlatacak

Geçtiğimiz haftanın dolar karşısında en fazla direnen “metası” euroydu. Euroda 1.50 hedefi oldukça net olarak önümüzde... Diğerlerinde yeni zirve görülmese bile euro 1.50’yi zorlayacak görünüyor. 1.50 sonrasında ya da geçen Cuma günü görülen 1.4752 seviyesini zirve kabul ettiğimiz takdirde 1.42 ve hatta 1.37’lere kadar bir düzeltme olacak görünüyor. Ancak Çin’den ABD’yi rahatlatacak yuanın hızlı ’revalüe’ edilmesine yönelik bir haber gelmez ise euro paritesindeki düzeltme hareketleri daha yavaş olacaktır.

150 dolarlık hedef başka bahara

Petrolde zirvenin 98.63’te görüldüğünü varsayarsak, düzeltmelerde sırasıyla 91.50, 86.50 ve 83.60 seviyeleri ilk hedefler. Bu arada spekülatörler halen daha 100 dolar diye ’tuttururlarsa’ ellerinin ayarı kaçabilir ve 103.50 hatta 111 seviyelerine kadar bile bir yükseliş olabilir. 150 dolarlık yeni “hedef” bir başka bahara...

Düzeltmede 743 dolara gerileyebilir

Altında; 845 ile kısa vadeli hedefe ulaşılmış durumda. Tıpkı petrol ve euroda olduğu gibi yukarıda 860’da yeni bir zirve hedefi var. Şimdilik 845’in zirve olduğu varsayımıyla; (kaçınılmaz) düzeltmede sırasıyla 797, 767 ve 743 dolar/ons seviyelerinin test edilmesi söz konusu.

Dolar/YTL’de yukarı hareket kaçınılmaz

Dolar/YTL’de 1.1580’in altında bir kapanış olması 1.0440 seviyelerini bile resmin içine sokacaktır. Ancak yukarıdaki tüm düzeltme hareketleri yaşanırken YTL’de de düzeltme kaçınılmaz. 1.2075’in üzerinde kapanış olması; sırasıyla 1.2350, 1.2570 ve 1.2810’a doğru bir hareketi başlatabilir.

10 Kasım 2007 Cumartesi

10 KASIM


8 Kasım 2007 Perşembe

KARIZMAYA BAK!!!!!


Yürüyüsündeki ve davranisindaki karizma tarzi Istanbul'un bir semtine has olabilir, hatta bazi anketlerde !!!! karizmatik seçilebilirsiniz, Ancak gerçek manada Karizmadan bahsedicekseniz, bakin size karizma nasil olur gösteriyor sahsen kendisi.


Dikkat !!!! Bu masada, 32 Kral, 62 Cumhurbaskani oturuyor.


Ilk anda gozunuz kimi goruyor...

7 Kasım 2007 Çarşamba

Petrolün fiyatı 100 dolara dayandı

Petrol fiyatlarının rekor koşusu sürüyor. Asya piyasasında ABD hafif petrolünün varil fiyatı gün içinde 98,17doları görerek yeni bir rekor kırdı.

Bu rekoru gördükten sonra 97,98dolarda karar kılan söz konusu petrolün varil fiyatındaki günlük artış 1,28 dolar oldu.

Petrol fiyatlarının artışında, belli başlı üretim bölgelerindekijeopolitik gerilimler ve rafineri darboğazlarının olduğu kadar, ABD yüksek riskli kredi sektöründe başlayarak mali piyasalara yayılansıkıntının tüm sonuçlarının henüz ortaya çıkmadığını düşünen yatırımcıların güvenli bir yatırım olarak gördükleri petrole yönelmeside rol oynuyor.

6 Kasım 2007 Salı

Zayıf dolar dünyayı sarsıyor!

Dolarda son yıllarda meydana gelen büyük çalkantılar yüklü miktarda satışlara neden oldu. İstikrarını kaybeden dolar bir süredir yen’in ralli sürecine girmesiyle birlikte de kendini bir türlü toparlayamıyor.


Barclay Capital’in uluslararası kambiyo bölümü başkanı David Woo, doların durumunu bu şekilde yorumluyor. Döviz kurları arasındaki ilişkinin değişime uğramasını başlıca üç ana nedene bağlıyor.

İlk neden, Japonya’daki faiz oranlarının diğer ülke faizlerine göre oldukça düşük olması. Buna ek olarak Japon Merkez Bankası’nın uyguladığı eksiksiz politikalardan yıl sonuna doğru vazgeçecek olması da faiz oranları üzerinde oldukça etkili olacak gibi görünüyor.

İkinci olarak, orta vadede mali anlamda bir destek beklentisinin olması gösterilebilir. Hükümetin vaatlerine göre, 2011 yılı itibariyle mali dengede gereğinin üstünde bir sermaye fazlası oluşması gerekiyor. Bunu başarabilmek için de tüketici vergi oranlarında yapılabilecek artış kaçınılmaz gibi görünüyor.

Üçüncü faktör olarak da Japonya’daki yatırımcıların, yapısal anlamda kapitalin ihracatçısı konumunda olmaları gösterilebilir. Demografik nedenlerin de etkisiyle önümüzdeki piyasa turbilanslarının ardından daha etkisiz ve pasif duruma gelecekler.

5 Kasım 2007 Pazartesi

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?

Hiç vaktiniz yok, "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"...
Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar... Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir
?Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?

Müşfik KENTER

yazarlar

ads